TEBDER KURULUMUDUR
MANA YAZILARI
ALEVİLİK İNANCININ ÖZLERİ

Taşlıca Köyü

       
Kemal KELEŞ   
Pazartesi, 29 Mart 2010 00:28

 

                GÜVENÇ ABDAL VE TAŞLICA KÖYÜ

 

 

             Türkler Orta Asya Bozkırlarında göçebe olarak yaşayan zamana göre Gök tanrıya Güneşe, Aya, Zerdüştlüğe, Şamanizm vb dinlere inanarak hayatlarını devam ettirirlerdi. 750 yılında ezeli düşmanı olan Çinlilerle yapmakta oldukları Talas savaşında Müslümanların Türklere yardımıyla savaşı kazanması sonucu hem Çin akınlarının önü durmuş hem de Türkler İslam?la tanışmış ve kendilerine yakın buldukları bu dine yavaş yavaş geçmeye başlamıştır.

            Orta Asya'da Piri Türkistan olarak bilinen Hoca Ahmet Yesevi'nin Müslümanlığı Türk kültürü ile birlikte yorumladığı tasavvufi anlayışta katarak oluşturmuş olduğu Türkçe ağırlıklı müslümanlık anlayışı Türkler arasında daha çok benimsenmiş olup, Yesevi dervişleri vasıtasıyla Türklere arasında yayılmaya başlamıştır.1071 Malazgirt savası ile Anadolu Selçuklularının Anadolu'yu Bizanslılardan (Rumlardan) alması ile Anadolu?ya Orta Asya'dan gelen Türkler kabileler ve boylar halinde bu topraklara yerleşmeye başlamıştır. Türklerin Anadolu?ya girmesiyle Mevlevi, Nakşibendî, Bektaşi gibi birçok tarikat düşüncesi de Anadolu?ya yayılmıştır. Horasan erenlerinden olan Hacı Bektaşi Veli ise Nevşehir bölgesine yerleşmiş ve faaliyetine başlamıştır. O yıllarda "Rum diyarı" olarak bilinen Karadeniz bölgesine Oğuz Türklerinin Anadolu?daki en kalabalık boylarından olan Çepniler (Düşmanı nerde görürse savaşan) Sinop?tan Rize'ye kadar yerleşmeye başlamıştır. Orta Asya?dan gelen ve oğuzların 24 Türk boyundan biri olan Çepniler Anadolu?ya yerleşmeye başladıklarında o günkü Türk İslam, bugünkü Aleviliği benimsemişlerdi. Karadeniz?in sahil kesiminde yerli Rumlar yaşamaktaydı, iç kesimlerine ise Çepniler yerleşmeye başlamıştır. Hacı Bektaşi Veli Karadeniz?e yerleşen ve Orta Asya?da iken aynı din ve kültürü paylaştıkları Çepni Türklerinin başının boş kalmaması, kimliklerini unutmaması ve dini ibadetlerini yapması için Güvenç Abdalı (asıl adı Halil Nurettin'dir) bu bölgeye göndermiştir.

Hacı Bektaşi Veliden icazet alan Güvenç Abdal bölgenin keşfini yaptıktan sonra coğrafi olarak da uygun bulduğu Kürtün Taşlıca Köyü'ne yerleşmiştir. Burada kendi asası ile mucizevî olarak çıkarttığı ve halen kesintisiz akmakta olan suyun bulunduğu köyümüz Taşlıca merkezine, Tekkesini kurmuş olup, bu tekke vasıtasıyla Karadeniz Bölgesi?ni Türkleştirme ve Müslümanlaştırma faaliyetine başlamıştır.

 Güvenç Abdal Ocağının işleyiş şekli Taşlıca Köyünde kurulan Tekke yoluyla Güvenç Abdalın oğulları ve torunları vasıtasıyla ile devam etmiş eline, diline, beline, aşına, eşine, işine, dinine sahip ol icazeti ile de bölgeye hakim kılınmıştır. Bugünkü Anadolu?da yaşayan Alevilerin en önemli kavramları olan musahiplik, düşkünlük ve dedelik Güvenç Abdal ocağının cemlerinde de yürütülmüştür.

          Belirli bir zaman bu dini hizmeti devam ettiren Güvenç Abdal Piri'nin yanına dönmeye karar verir, çocukları peşine düşer ve Güvende yaylasında babalarını yakalayıp babalarına gitmemeleri için yalvarır, yakarırlar. Önce onlar üzülmesin diye tamam der ancak Pirinin yanına gitmesi gerektiğini düşündüğünden bugünkü Güvende yaylasında temsili kabrinin bulunduğu alanda dumana karışır ve kaybolur gider.(yıl yaklaşık 1290)

          Güvenç Abdal, Hacı Bektaşi Veli Velâyetnamesi?nde, pirinin yanına dönebilen tek derviştir. Her yıl 16 Ağustos?ta anma şenlikleri düzenlenen ve bütün Anadolu Aleviliğinin merkezi olarak bilinen Bugünkü Hacı Bektaşı Veli'nin Mezarının sol yanında eşi ve hizmetçisi ile bulunan, tanınan bir Alevi-Bektaşi erenidir.

          Şeyhlik, müritlik, muhiblik, âşıklık Alevi-Bektaşi inanç literatüründe felsefî kavramlar olarak yer almıştır. Bu kavramlar aynı zamanda Alevi-Bektaşi düşüncesinde dört kapı kırk makam süreci ile oluşan düşünsel yükselişi de ifade eder. İnsan-ı kâmil olgusu ise Alevi-Bektaşi düşüncesinin temel amacıdır. On iki hizmet on iki post örgüsünde tarihsel kimlikleri bağlamında ön plana çıkan Türkmen dedelerinden Hizmet sınıfında literatüre geçmiş olan Türkmen dedesi ise Güvenç Abdal?dır.(Şeyhlik, müritlik, muhiplik ve âşıklıkla ilgili menkıbesi Hacı Bektaşi Veli velâyetnamesinde mevcuttur.)

Güvenç Abdalın Piri?nin yanına dönmesi ile Tekke faaliyetlerine onun oğul ve torunlarıyla devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise imparatorluk Hacı Bektaş-i Veli tekkesini resmi olarak tanımasıyla özellikle savaşçı askerlerden oluşan yeniçeriler bu Tekkeye bağlı olarak hüküm sürmüştür. Böylece bu Hacı Bektaşi Veli düşüncesi ve Tekkeleri Osmanlı döneminde resmi olarak kabul edilmiştir. Osmanlı döneminde Karadeniz?in en kalabalık şehirlerinden olan bugünkü Öz Kürtün beldesi Vilayeti Çepni olarak bilinmektedir. Giresun ili ise Kürtüne bağlı nahiye konumundadır. Çepniler özellikle Trabzon Pontus Rumları ile çete savaşları yaparak bunların yıpranmasına neden olmuş böylece 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi kolaylaşmıştır. Trabzon?u alan Fatih Sultan Mehmet Han Taşlıca Köyünde Kurulu olan Güvenç Abdal Ocağı Tekkesini resmi olarak tanımış ve bu ocağa geniş yetkiler vermiştir.

          1514 yılında tahta geçen Yavuz Sultan Selim Anadolu?daki Türkmenlerin dini inanışlarından dolayı Şah İsmail'in yanında yer aldığını ve Şah İsmail'in Anadolu?yu ele geçireceğini anlar. İran Safavi devletinin kurucusu olan, ordusu ve kendisi Türk olan ve resmi dili dahi Türkçe olan Şah İsmail ordusuna Anadolu'daki o güne kadar kızılbaş olarak bilinen Türkmenler katılmaya başlamıştır. Çepnilerde diğer Türkmenler gibi kendisine daha yakın olarak bulduğu Şah İsmail'in ordusuna katılmıştır.1514 yılında Çaldıran da Yavuz Selim ve Şah İsmail arasında yapılan bu savaşta özellikle Sünni Şafi mezhebine mensup Kürtlerin Yavuz Selim'in yanında yer almasıyla Yavuz Selim Han savaşı kazanır. Bu savaş aslında Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. Savaşın sonunda Şah İsmail tarafında yer alan ve kızılbaş olarak bilinen binlerce Türkmen?in kafası kesilmiş, bir kısmı İran?a kaçmış diğer kaçabilenler ise dağların yüksek yerlerine gizlenmiş bir müddet şehirlere inememişler, gizli ibadet yapmaya başlamışlar, haklarında ölüm fetvaları verilmiş ve dini asimilasyon dönemi bu dönemden sonra başlamıştır.

     1826 yılında padişah 2. Mahmut'un Vakayı Vakvakiye (Hayırlı Vaka) olayıyla Hacı Bektaş-i Veliye bağlı olan Yeniçerileri kaldırılmasıyla Bektaşi Tekkeleri kapatılıp yerine o günden bugüne hep devlet yönetiminde hüküm süren Nakşibendî tarikatını desteklemesi Çaldıran savaşı kadar olmasa da ikinci dönüm noktası olmuştur. Yeniçeri ordusunun kaldırılması ile bu ordunun bağlı olduğu Hacı Bektaşi Veli ile Anadolu kızılbaşlığı özleri bir olduğu halde ayrılığa düşmüşler, bu döneme kadar kızılbaş olarak bilinen Bektaşiler tekkelerinin kapanmaması için biz aleviyiz demişler bunun sonucu Alevi -Bektaşi ayrımcılığı ortaya çıkmıştır. Bu günkü farklılıkları Bektaşilik genelde şehirli olarak bilinmekte bu inanışın en önemli kavramı olan musahipliği(eş hariç kardeşlik) kaldırmış dedelik makamını ise seçimle yapılır hale getirmiştir. Anadolu Aleviliğinde ise musahiplik halen devam etmekte ve dedelik soy yoluyla babadan oğla geçmekte ve genellikle köylü kesimi temsil etmektedir.

         Anadolu'da birçok alevi Türkmen isyanı çıktığı halde Karadeniz Çepnileri ile Osmanlı imparatorluğu arasında hiçbir savaş ve problem olmadığı bilinmektedir. İzmit?ten Trabzon?a kadar birçok köy Aleviliğin kendi kurallarından dolayı Ocak olarak Taşlıca Köyü Güvenç Abdal Ocağına bağlı olarak yaşamakta ve halen köyümüzü bu köylerce kutsal kabul edilmektedir.  Seferberlik ve Rus savaşları ile dağılan, birçok göç veren ocak talipleri, Cumhuriyetin ilanı ile de üçüncü ve son olarak Tekkesi ile birlikte resmi olarak kapatılmıştır. Cumhuriyetten sonra gizli olarak faaliyet gösteren ve ocağa bağlı köylerin ziyaret edilmesi ile devam edilmiş olup en son 1990 da İlyas Efendinin Hakk?a yürümesi ile son bulmuştur. Ocak talipleri de tercihini Sünnilikten yana kullanmıştır.

        Ancak köyümüzde Alışıh,Caferşıh ve Hasanşıh olarak üç kardeş olarak bilinen bu ocak sadece Alışıhlı (Güvenç Abdal Ocağı) ailesi ile yürütülmüş olup bütün bilgi ve belgeler bu ailede bulunmaktadır. Kültür olarak ise alevi izleri devam etmektedir. Bugün ise köyümüzden Alışıhlı ailesi de dâhil Karadeniz ve Türkiye ortalamasının çok üzerinde Diyanette imam ve müftü kadrosu bulunmaktadır.

Aslında bir önceki yazımda anlatmaya çalıştığım gibi Peygamber efendimizin ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra ortaya çıkan mezheplerin nihayetinde insan yorumu olduğudur. Alevilerinde Sünniler gibi aynı kitaba aynı peygambere inandığı sadece Hz Ali'ye haksızlık yapıldığını düşünerek ayrıca ona ve ehlibeytine (Hz.Ali soyundan gelen) ayrıca sevgi beslediği ve İslamiyet?i tasavvufi olarak Türkçe ve Türk kültürü ile yorumlayan öz Türklerdir.

         Taşlıca Köyü için artık alevilik tarih olmuştur. Ancak bizlerin bu tarih ve kültür'ün devamı için öncelikle Güvenç Abdal'ın Güvende yaylasında bulunan temsili mezarı başta olmak üzere bölgenin en eski mezarlığı olan İkibaca Mezarlığı ve Taşlıca Köyünde halen yaz kış akmakta olan Güvenç Abdal çeşmesinin Kültür Bakanlığının onaylayacağı şekilde proje yapılarak tarihi mirasa uygun olarak yapılmasına (Çeşme için Taşlıca köyü Kanalizasyon ve Su şebeke Sistemi dâhil) bunun içinse Kürtün ilçe başkanlığında aktif olarak çalışan Hüseyin başkanımıza ve muhtarımıza her türlü maddi manevi desteğin verilmesine böylece geçmişimizi yâd edeceğimiz gibi geleceğe de kültür mirası bırakılmış olacaktır.

Bunları halen yaşayan bu neslin yapması en uygun dönemdir aksi halde gelecek nesil bugünkü insanlarımızın çok mu önemli diye bakılan bu tarihine Türklerin Şamanizm inancının nasıl olduğu veya Türklerin Göktürk yazıtlarını aradığı gibi arar dururlar tarihlerinden ders alamadıkları içinde rüzgâr hangi yöne eserse belki de rüzgâra göre yön değiştirirler.

          Not: Bu yazı ile Köyümüzün tarihi ve insanlarımızın inancı ile alakalı yanlış anlaşılabilecek bir durum olması halinde mail veya uyarı yoluyla gerekli düzeltmeler incelenerek yapılacaktır. Güvenç Abdal Ocağının Cemleri, faaliyetleri ve menkıbeleri ile ilgili ocağın içinden özellikle İsmail Hocam veya yetkili birisinin bizleri ve köyümüze bağlı yerleri düzenli olarak bilgilendirmesi sadece bu alanda yazması uygun olacağı görüşündeyim.

 


TEBDER KURULUMUDUR
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol