Beğdillilerin Sürgünü
BEĞDİLLİ TÜRKMENLERİ’NİN RAKKA’YA SÜRGÜNÜ (1693-1752)
RAKKA NERESİDİR ?
Osmanlıların Türkmenleri Sürgün ettikleri Rakka bölgesi neresidir? Rakka Eyaleti, Beğdilli boyunun sürgün yeridir. Ruha Eyaleti olarak ta bilinen Rakka bölgesi 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı ülkesine katılır. Diyarbakır ile Halep arasında kalan bölge, merkezi Urfa olmak üzere 6 Sancaktan oluşan Rakka Beylerbeyliğin de 37 Zeamat ve 616 tımar vardı. Osmanlı yönetimi bu bölge için özel iskan politikası uygulayarak Beğdilli ve Bozulus Türkmenlerini Fırat Irmağı boyunca yerleştirme girişimleri başarısız oldu. Göçebe Türkmenlerin düzenleri bozuldu. Türkmenlere Arap Aşiretleri eşkıyası saldırıları da istikrarı bozunca 18. Yüzyıl karışıklıklar giderek arttı. 19 Yüzyılda meydana gelen ayaklanmalar ile Mısır Hidivi İbrahim Paşs’nın bölgeyi alması sonucu; Türkmen Aşiretler yöreden çekildiler. 1840’da bölge tekrar Osmanlılara geçince Rakka Eyaleti Kaldırılarak Urfa, Halep’e bağlı sancak oldu.
Ahmet Refik, Anadolu’dan Türk Aşiretleri’nin 966/1559 ile 1200/ 1786 döneminde Rakka çöllerine ve diğer yerler sürgünleriyle ilgili yayınladığı Osmanlı belgeleri, Kan ve zülüm kokmaktadır ve bu durum içler acısı bir uygulamadır. Ankara’dan Giresun Keşap’a kadar ki bölge 16 ve 18 Yüzyılda Oğuz Türkmen aşiretleri’nin yaşadığı bir coğrafyadır. Osmanlı yönetimi 400 yıl bu bölgede şiddet ve zülüm uygular. Çeşitli boylara mensup bu Türkmenler yerlerinden yurtlarından edilerek , yerlerine Doğu , Güneydoğu’dan ve Balkanlardan devşirilmiş Sünni Kürt, Boşnak, Pomak, Arnavut gibi halkları getirip yerleştirdiler. Sebep Osmanlı Hanedanının kendi soyundan olan bu Göçebe Türkmenlerinden Korkmalarıdır. Gönderdikleri yerlerden kaçan Türk Aşiretleri eski yurtlarına dönerek Orman içlerinde ve dağlık yörelerde yaşamışlardır. Konya, Ankara, Kırıkkale, Kırşehir, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Sivas bölgesinden sürgün edilerek zorla iskana tabi tutulan Türkmenlerin hepsi Kızılbaş Aşiretlerdir. Bunların çoğu Rakka gibi sürgün yerlerinden kaçarak Kürt yörelerine sığınmışlar ve süreç içinde Kürtleşmişlerdir. Çünkü oralara sığınmasalar takip edilerek bulunuyorlar ve Tekrar kaçtıkları yerlere sürüyorlardı. Yaylalarda , dağlarda yaşamaya alışık Türkmenler için Çöllerde ve sıcak iklimde yaşamak Türkmenler için cehennem azabıydı. Kaçmaları bu yüzdendir. Keskin’de bulunan, Hasan Dede Ocağı, Kudbi Haydari Sultan ocağı ve Koçu Baba ocağı dönemin Beğdilli Türkmenleri ‘nin İnanç merkezleriydi. Hasan Dede Ocağı Talipleri Beydilli Aşiretinin Kuyumcu, köçekli, Gündeşli obalarıdır.
Yunus Koçak, “Hasan Dede” adlı eserinde bu durumu ortaya koymaktadır. Koçu Baba evlatlarından İbrahim Ulusoy’un anlatımları bu dönemde ki, olayları aydınlatmaktadır. Yeni il (Sivas) bölgesinden de Beğdilli Kızılbaş oymakları ile diğer Türkmen Kızılbaş aşiretleri Rakka’ya sürgüne gönderilmiştir. Amasya, Tokat, Yozgat, Sivas bölgesinde Beğdilli boyunun önemli Kızılbaş aşretinden olan sıraçlar da iskana zorlandığı için 16.yy. başlarından 19. Yüzyıl sonlarına kadar Osmanlılarla sürekli çekişme içinde olmuşlardır. Zile, Sıraç Aşiretleri’nin dini ve siyasi lideri Sülünoğlu aşiretinden Kurtoğlu Veli Baba 1864 yılında Hakk’a yürüyünce yerine eşi Anabacı Sultan Anşa (Ayşe) Bacı geçer. O zamanlar bölge köylüleri’nin Aşar ve Öşürünü Yozgat ağası Çapanoğlu Mehmet Bey toplar. Onun öşürcü memurları Türkmenlere acımasız davranırlar. Anşa Bacıda Halkını korumaya kalkar. Öşürcü memurları halkla birlik olarak köylerden kovar. Öşürcü eşkiyalar , Anşa Bacı’yı “Kızılbaşlık Propağandası” yapıyor diye Mutasarrıf olarak görev yapan Kazova’da Horuk çiftliği sahibi Bekir Sami Paşaya şikayet ederler. O da Şama sürdürür.Bu konu kendi konusu içinde anlatılacaktır.
BEĞDİLL’İ TÜRKMENLERİ’NİN RAKKA’YA ZORUNLU GÖÇÜNÜN NEDENLERİ:
Prof. Dr. Cengiz Orhonlu 1691-1699 yılları arasında konar- göçer halkın hükümet tarafından iskan edilme sebeplerini şöyle açıklar :
1) Konar -göçer ahalinin merkeziyetçi bir devlet nizamı ile bağdaşmayan hayat tarzları yüzünden yerli halka büyük zararlar vermelerini sona erdirmek…
2) Harap ve boş yerleri imar etmek ve yeniden ziraata açmak…
3) Diğer şekavet unsurlarına ve daha büyük zararlar meydana getiren göçebe gruplara karşı yerli ahaliyi, ekili topraklarını ve hayvanlarını muhafaza (etmek)
Göçerler yaylak- kışlak mahalleri arasında gidiş geliş esnasında ekili toprakları hayvanlarına çiğnetip mahsulleri yedirmeleri devamlı tekerrür etmekte; köyler ve kasabalar tahrip etmekteydiler. Çoban ile saban arasında bir mücadele diteceğimiz bu göçebe hareketi; seyyar kütlelerin tahripkar zaferleriyle sonuçlanmaktaydı. Devlet bu durumu sona erdirmek için; 11 Ocak 1691’den itibaren çeşitli ferman, hüccet ve emirler yayınlar. Bu kararların özeti şudur :
1) Harap ve boş yerlerin yeniden imarı ve ziraata açılması ve kaybedilmiş zirai gelirin kazanılması.
2) Oymakları konar-göçer hayattan (Türkmanlık’tan) çıkarıp yerleşik hayata intibak ettirmektir.
3) İç emniyet bakımından güneyde, özellikle kuzey suriye’ye doğru baskı yapan Aneze ve Şammar gibi Arap kabilelerin istilalarına karşı adeta bir muhafaza kuvveti sıfatıyla inzibat işlerinde kullanmak.
Prof.Dr. C. Orhonlu harita ve aştırmasıyla; Ahmet Refik’de belgeleriyle : Beğdilli boyu bütün obaları ile birlikte 1691 yılında Ağca- Kale’den Rakka’ya varıncaya kadar olan yerlerde, Belih Çayı kıyısında iskan olmak üzere emir aldı. Derken , Prof. Dr. Yusuf Hallaçoğlu; 1704 yılına kadar Beğdilli Türkmenlerinin Rakka’ya iskan edilmek üzere sevk edildiğini ve bu yolda emr’i şerif verildiği görülmektedir, demektedir. “Aşiret İskan Defteri”ninde 1693 yılından 1752 yıllarına değin zorunlu iskan devam ettiği anlaşılmaktadır.