Hubyar Cemi
Takip et: @ErkanYazargan Tweet HUBYAR CEMİAleviler cemi çok yaparlar. Fakat senede bir yıl görgüsü yaparlar bu yıl görgüsünde başta dede olmak üzere o köyün ileri gelen iyi adamlarından oniki kişi meydana geçirirler. Bu oniki kişiye haklıya haklı, haksıza haksız diyeceğinize kimseyi kimseden ayırmayacağınıza şu benim yeğenim, öbürü elim demeyip hakkın doğru sözünü söyleyeceğinize tekbir getirilir, yemin verilir. O kişiler görüm sorum bitene kadar dedenin yanından ayrılmazlar. . Cemin 12 hizmetçisi vardır. Cemi okuyup buyur edip toplayan kişiye Peyik ismi verilir. Peyik haber eder ceme çağırır.Bu cemaatte bulunanların erkekse büyüğü atam ,emsalim kardeşim, küçüğü evladım, eğer kadınsa büyüğü anam, emsalim bacım, küçüğü kız evladım Hak için toplanan bir topluma mümin müslüm bacı kardeş olarak tanımazsam Muhammed'in tacının Ali'nin kılıcınının hışmından gideyim, anlamını ön şart kabül ve ikrar verip boy abdesti alarak eşiyle beraber ceme gelir. Tarikat toplanır..
Elinde asa ile bir layıkından Gözcü ortaya geçip duasını alır. Cemde düzeni sağlamakla görevlidir. Salman-ı Pak suyu layıkından biri de Saka olur.Süpürgeci ortaya çıkar. Seydi Faraş ismiyle anılır o. Tertemiz olan, ortalığa bir niyet eder, Süpürge çalar. Zaten bu hizmetler yürürken herkes marifete gelir, erkekler diz çöker bacılar ayak üzeri dara geçer. Hiçbir candan ses çıkmaz. Dede okur okur gözcü ''gerçeğe Hü ''der, gerçek olan canlar kıpırdamazlar. Layıkı denilen bir can on iki renkten olan bir cecim ona seccade ismini Ismail'e inen koçun postundan Feniştahlar vermiştir. Seccadeyi eline alır. Ortaya geçer, Kendisiayaklarını birleştirerek seccadeyi baş hizasında ileri doğru uzatarak duaya durur. Dede duasını eder seccade serilir, seren can onun dört tarafına niyaz seccadeye iner, dört tarafına niyaz etmek Cebrail ile Mikail'e, İsrafil'e, Azrail'i niyettir. Bir de ortasına niyaz eder. O da Hak Muhammed Ali'ye kalpçe bunlar buradadır, işaretini gösterir. O seccedenin üzerine Allah kendi arasında büyük kabahati günahı olan kendine güvenip geçemez. O seccadenin üzerinde geçen kurt ise koyun olur. Zakirler yani aşıklar duasını alır. Yani o toplumda dededen sonra zakir bağlama eşliğinde zikreder. Delil deyip duaz imam okur. Kırklar meydanında aşkla şevkle pervaz döner. Iznikçi duasını alır. Cemevinin temizliğini yönetir. Bekçiler ceme gelenin gidenin güvenliğini sağlar. Çırağcı eline delil alır, salavet getirir delili uyandırır. Saka gelmiş geçmiş şehitlenimizin ruhu ve canı için su dağıtır. Lagup sofra serer. Kurban yemek vazifelerini yapar. Hakkı hakkına dağıtır...
GÖRGÜ CEMİ
Cemevine gelmeden önce herkes kendi evinde abdest alır ve sire bedenlenini yıkar, pak eder bedenini temizler gönlünü temizlemek için de eğer kendi hanesinde ev halkıyla gönül küsüsü veya bir kırgınlığı var ise razılık alırlar. Küçükler büyüklerin elini öper, büyükler küçüklerin gözünü öper, ellerine çörek veya kömbe veya elma şeklinde lokma alırlar. Besmele çekerler, olgun bir şekilde evlerinden çıkar. Cemevine gelirler. Dış eşiği takiben ayakkabılarını çıkarırlar. Herkesin ayakkabısının yeri vardır. Oraya koyarlar. İznikçi hizmeti yapan ayakkabılarını yerli yerine düzer.
Ceme giren canlar tarikat evinin sağ tarafı Hz. Hüseyin'e niyet, sol tarafı İmam Hasan'a hürmet, eşiği Hz. Fatime aşkıyla Hz. Fatime'nin şehit olan medet mürüvet imdat sevgisiyle sağ eli işaret parmağına niyazbent olur, ceme girer. O canlar tarikat hizmetine girmiş kabul edilir. O tür ceme giren o tarikatın devamı son bulup iyilikle oturan duran olup dağılma kadar kendini ölü sayan, dünya ilişkisinden elini çekip manevi hizmete girmiştir. Alevi dervişleri der ki geceleri Hak pazarı gündüzleri halk pazarı derler. O tarikata girenler Hak için ibadet ederler. Tarikata giren kadınlı erkekli ev halkı yanyana eller göğüste sağ ayak, sol ayak üzerine yaklaşmış vaziyette kafayı biraz ileri uzatmış, vücudu ileriye meyillendirmiş durumda dedenin darına duasına dururlar. İçlerinden ev büyüğü;
özüm darda yüzüm yerde, dilim mürüvette dem erenleri, der.
Dede o canlara şu duayı okur: ''Bismi şah gelmeniz kutlu, ağzınız tatlı ola. İsteğinizi dileğinizi Hak Muhammed Ali vere. On iki imam katarından Hüseyin yolundan ayırmaya. Hubyar dedem yardımcınız ola. Gerçeğe hü '' der. Dua edildikten sonra cemde görev yapan gözcü düzenli olarak yerlerini gösterir. Gelen canlara cemde oturanlar merhaba anlamında hüü diyerek karşılarlar.
Seydi kainat Hz. Fahri Alem MuhammedMustafa'ya selavat, der. Bismillahirrahmanirrahim, La feta ille ali la seyfi zülfikar illa düldül, illa kamber illa şah, der.
Dede başlar;
Hz. Peygamberin ümmetleri Ehlibeytin yol bendeleri İmam Hüseyin'in kuzuları dinim dini İslam ,ilmim kitabı Kur'an, Kabe-i Şerif kıblem, Allah'ın kuluyuz, peygamberin ümmetiyiz, Kalubela'dan beri müminiz, Kalü Allah belü Muhammet Besmele getir, Bismillahirrahmanirrahim. Kelimeyi tevhit getir La ilahe illallah Muhammeden Resullullah .
Ketmi Adem'den Adem'i ahır zaman peygamberi Muhammed Mustafa'yı nice bilirim, dersen bu husus peygamber yaratılmıştır.. Aburun'dan hem cihan hem sıracı hem mümin ki Hak Teala halek çün buyurdu ;
Arşı, kürsü, lefi kalem on sekiz bin alem onun yüzü hürmetine yaratılmıştır. Onun için gökten yüz dört kitap inmiştir. Onun hükmü kıyamete kadar bakidir, Muhammed Mustafa Abdullah Abdul Muttalip oğludur. Tanrı'nın aslanı Ali Ebu Talip Oğludur. Onlar öz amca çocuğudur. Muhammed yetim kalmıştır. Ebu Talib'in eşi Bekset kızı Fatime kayının oğlu Muharnmed'e çok baktığı için Muhammet kızının adını Fatime koymuştur. Fatimeyi de amcasının oğlu Ali'ye vermiştir.
Ey cemaat Ali'yi Muharnmed'i ve ehlibeyti seven canlar eliniz ile koymadığınızı almayın, gözün ile görmediğinizi söylemeyin, yalan söyleyip hakka asi olmayın, dedikodu yapmayın, iftira maskaralık yapmayın, hakkın doğru yolunu bırakıp eğri yanlış yola gitmeyin, dininizi imanınınızı şeytana satmayın. Şu yalan dünyada ahrete gitmeye azık hazırlayın. Devletimizin emri itaatlarına bağlı olun, Atatürk'ün izinden ayrılmayın, kanımızdan yoğrulan bayrağımızdan sevginizi uzaklaştırmayın, der...
Fetvayı verdikten sonra oniki imamların ismi gelerek duvaz okumaya başlar.....
Satarımda gördüm seni yardıma
Yetiş car günleri Ali Muhammed
Bastığın turaplar derman derdime
Yetiş car günleri Ali Muhammed
Hasan'ın sevgisi candan ırılmaz
Hüseyin'i seven her giz yorulmaz
Dünü günü meylim senden ayrılmaz
Yetiş car günleri Ali Muhammed
Ol İmam Zeynel'i candan severim
Muhammet Bakır'ı dener ağlarım
İmamı Cafer'i tesbih eylerim
Yetiş çar günleri Ali Muhammed.
Benim sevdiceğim Musa-ı Kazım
İmam Rıza'ya vardır niyazım
Taki Naki kabul eyle sen sözüm
Yetiş bun günleri Ali Muhammed.
Askeri meyti melhem eyle yareye
Aşığın emeğini verme araya
Zefil ben de geldim müvret demeye
Yetiş bun günleri Ali Muhammed
Hatayi, Kul Himmet, Pir Sultan kendi
Kur'an Muhammed'e kandilden indi
Mücüzatını görenler bu dine döndü
Yetiş bun günleri Ali Muhammed ...
KIRKLAR MECLİSİ----
Duazlar okuduktan sonra aşık Hz. Peygamberin mihraca gittiğini mihracdan gelirken Kırklar diye bir meclise uğradığını, mihracın kapısında önüne kükremiş bir arslan çıktığını, aslanın ağzına parmağındaki hatem yüzüğü verdiğini, mihracı seyran ettikten sonra Kırklara uğradığında kendinin aslanın ağzına verdiği hatem yüzüğü Hz. Ali'nin parmağında gördüğünü, peygamberin Kırklara sual sorup size kimler dediği onların içinden birinin söz alıp bize Kırklar derler, dediği peygamber Kırklara şöyle bir sayı yapıp ya siz otuz dokuzsunuz, Kırklar olduğunuz nerenizden belli sizin ulunuz kim, küçüğünüz kim? Kimi kaynaklara göre Hz. Muhammed mihraca çıkar. Tanrı ile 90 bin kelam konuşur. Bunun 30 bini sırrı hakikat olup, Hz. Ali'de kalmıştır. Mihraçta Hz. Muhammed'e süt, bal, hurma, elma verildiği söylenir. Bal aşka süt sevgiye, elma dostluğa hurma ise doğruluğa işarettir. Yoluna çıkan arslana yüzüğü verir aslan sakinleşip yoluna devam edip gider. Muhammed Tanrı ile görüştükten sonra şehire döner. Yolu bir dergaha düşer, merak edip o dergahın kapısını çalar. İçerideki ses kimsiniz, der. Muhammet ise ben peygamberim içeri girmek istiyorum, der. Kapı açılmadan içeriden gelen ses peygamberliğini git ümmetine yap bizim aramıza peygamber sığmaz der. Hz. Muhammed kapıdan ayrılıp yürümeye başlayınca gaipten gelen sesin ayrılmamasını kapıyı yine çalmasını ama yanıtı farklı vermesini söyler. Bu kez Muhammed yine kapıyı çalar. Yine içeriden kimsiniz diye sorulur bu kez Muhammed ben de sizden biriyim. Bir insanım. Sizi görmek istedim, der. Bu yanıttan sonra kapı açılır. Muhammed içeri alınır. İçeriden hoşgeldin, sefa geldin, uğur kadem getirdin, diye karşılarlar. Hz. Muhammed içeride oluşmuş bir meclis görür. Hatta sayımını da içinden yapar. Tam otuz dokuz kişi vardır. Üstelik bu meclis kadın ve erkeklerden oluşmuştur. Bunların 22'si erkek, 17'si kadındır. Muhammed'e yer gösterirler. Oda gösterilen yere oturur. Hz. Ali de o meclistedir. Muhammed tesadüfen Ali'nin yanına oturur ve Hz. Muhammed sorar. Sizlere kimler denir, der. Bizlere Kırklar denir, diye yanıt alır. Ama burda 39 kişisiniz, saydım der. Selman-i Pak Seydullaha gitti denir. Peki sizin ulunuz kim, büyüğünüz kim, küçüğünüz kimdir, diye sorar. Hz. Muhammed'e gelen yanıt şöyle olur. Bizim küçüğümüz büyüyümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de uludur. Birimiz kırktır, kırkımız birdir, denir. Bunun üzerine Muhammet Meclisten bunu kendilerine kanıtlamalarını söyler. O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sıyırır. İçlerinden biri destur diyerek bıçağın ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir damla kan akar. O anda her canın kolundan birer damla kan gelir. Kırkıncı canın bir damla kanı da pencereden içeri gelir bu ise taşradaki Selman-i Pak'ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kendi kolunu bağlar, kanaması durur. Bir bakar ki kırkının kanaması durdurulmuş, Selman-i Pak dönüşte bir üzüm tanesi getirir. Onu Hz. Muhammed'e verir. Kırklara bölüştürülmesi istenir. Verilen kapta üzüm tanesini ezer. Çıkan demi o meclise dağıtır. Kırklar üzüm suyunu içerler hep birlikte. Mest olurlar, ya Allah deyip semaha girerler, semah dönerler. Hz. Muhammed de onlara katılır. Büyük bir coşku ile vecd halinde semah dönülürken Hz. Muhammed'in başından sarığı emamesi düşer. Kırk pareye bölünür. Kırklar parçaları bellerine bağlanlar. Kemerbest yaparlar Hz. Muhammed Kırklar Meclisine pirlerini sorar. Pirimiz Ali'dir derler. Böylece Hz. Muhammed Ali'nin de orda olduğunu öğrenmiş olur. Ali, Hz. Muhammed'in yanına gelir. Hz. Muhammed ve Kırklar Ali'ye sevgi saygı gösterirler. Yer açarlar. Bu arada Hz. Muhammed Ali'nin parmağında mihraca giderken aslana verdiği hatem yüzüğü görür. Ali'ye sarılır onu bağrına basar.
Alevi inancında kadın ve erkek canlılardan oluşan Kırklar Meclisi'nin ve Kırklar Cemi'nin tayin edici önemi vardır. Anadolu aleviliğinin inanç temellerinin yaşam biçiminin dünya görüşünün felsefesinin kökleri bu söylencede aranmalıdır. Kadın ve erkek canlılardan oluşan Kırklar Meclisi mitolojik anlamda da olsa alevilerin dinsel ve sosyal örgütlemelerinin tarihsel kaynağı kabul edilebilir. Bu anlamda da bu söylencede geçen sembolik özellikler, Alevilik açısından ayırdedici öneme sahiptir. Kırklar Meclisi'nin kadın ve erkekten oluşumu kadın ve erkek eşitliğinin önemini vurguluyor. Kırklar Meclisi ile Hz. Muhammed arasındaki diyalogdaki vurgulardan birimiz kırk, kırkımız bir olgusu, eşitliği, insan olmayı. turap olmayı vurguluyor. Gerçeğin gökte değil, yerde olduğu, meclisin sembolik önemi ile vurguluyor. Herkesin eşit ve ulu olması vahdetde kasret kasretde vahdet varlıkta birlik, birlikte varlık ilişkisini ifade ediyor. Kaynakta alevi inancında tanrı'nın peygamberin ve insanın yeri belirtilmektedir. Aslan ve yüzük sembolü ise insanın Tanrı'nın bir ifadesi onun bir yansıması, parçası olduğu ve Adem'in Hak'kın halifesi olduğu anlayışını vurgulaması açısından önemini görüyoruz.
Bu örnekte Alevi-Bektaşi ibadeti olan cemin ve semahın da kökleri belirtilmiş oluyor. Bu söylence Anadolu'da yaklaşık bin yıldır her tür olumsuzlanmaya karşılık alevilerin cem ve cemaatlerinde sosyal hayatlarında kadını bir bütünün ayrılmaz parçası gören lokmasını yoksullarla kırka bölerek paylaşmasını bilen insana en iyi en yüksek değeri veren aleviliğin sağlam mayasını güzel ahlakını ve hoşgörü temiz sadık bir toplum olduğunu dile getiriyoruz. Musa Tur dağında koyun gütmezdi, İbrahim kendini nara atmazdı, Melekler Adem'e secde etmezdi, Onuru anlında görmeseydi....
FAHR-İ KAİNAT MUHAMMED MUSTAFA EFENDİMİZİN MIHRACA ÇIKMASI
Hubyarlı tarikatında oniki hizmetin içinde
Mihraçlama ...
Geldi Cebrail buyurdu
Hak Muhammed Mustafa'ya
Hak seni davete okudu
Mihraçta kadim hoca..
Evvel emanet budur ki
Daima erkana yatasın
Pir Rehber tutasın
Tarigi müstagımına ...
Yol verdiler Muhammed'e
Yoktur senden bir aziz
İpti senden el tuttular
Hak buyurdu vetdü....
Muhammed bel bağladı
Anda gördü ahmeri
İki gönülü bir ettiler
Yürüdüler dergaha ..
Vardı dergah kapısına
Gördü bir arslan yatar
Arslan ona hamle kıldı
Başa koptu bir figan..
Buyurdu sırrı kainat
Korkmasın habibim dedi
Hatemini ağzına verdi
Aslan ister nişana....
Hatemi ağzına verdi
Aslan onda oldu zehin
Yol verdiler Muhammed'e
Aslan gitti penaha ..
Vardı Hakkı davet etti
İptida bunu söyledi
Ne hiddetli şirinin var
Hayli cevreyledi bize .
Gördü bir beçare derviş
Hemen yutmak diledi
Emmim oğlu Ali olaydı
Dayanırdı ol zare ..
Ey benim sırrı devletim
Sana tabiidir ümmetim
Eğilip bir secde kıldı
Kıbleyi güpben yana..
Kudretden üç fon geldi
Sütü elma baldan aldı
Muhammed destini sundu
Nuş etti azimetullaha..
Doksan bin kelam danıştı
İki gönül dostuna
Tevhidi armağan verdi
Yeryüzünde insana ...
Muhammed ayağa durdu
Ümmetini diledi
Ümmetime sünnet olsun
Dedi şahı evliya......
Engine koydu özünü
Turaba sürdü yüzünü
Hak gönderdi cennetten
İki salkım üzümü....
Vardı Kırklar makamına
Oturuben oldu zakin
Cümlesi de secde kıldı
Hazreti emrullaha..
Muhammed şüüle geldi
Ya size kimler derler
İçinden bir sade geldi
Bizeki Kırklar derler
Ya siz otuz dokuzsunuz
Neden mahindir kırkınız
Birimiz kırk kırkımız bir
Sayru değildir varımız ....
Selman Şeydullah'a gitti
Onda tamamdır cümlemiz
Birimize neşter değse
Bir yere akar kanımız...
Selman Şeydullahtan geldi
Hüü dedi içeri girdi
Keşgürü meydana koydu
İçinde bir üzüm tanesi...
Muhammed secdeye koydu yüzün
Hakka teslim etti özün
Cebrail getirdi üzüm
Hasan ile Hüseyin'e .
Selman anda hazır idi
Şeydullah'ın diledi
Bir üzüm tanesi koydu
Selman'ın keşgürlahına ..
Kuduretden bir el geldi
Ezdi engür eyledi
Hatemi ol elde gördü
Uğradı müşgül hale...
O en gürden biri içti
Cümlesi de mestü hayran
Mümin müslüm uryan buryan
Hep girdiler semaha...............
El vurdular desti kefa
Dediler Allah Allah Muhammed
hemen girdi Kırklar ile samaha..
Muhammed de coşa geldi
Tacı başından aldı
Kemerbestin kırka böldü
Sarıldılar kırklara ..
Muhabbetler galip oldu
Yol erkan yerini aldı
Muhammed'i gönderdiler
Hatırlar oldu sefa ...........
Muhammed evine gitti
Ali Hakkı devah etti
Hatemi önüne koydu
Dedi saddak mürtaze....
Eveli sen ahiri sen
Ahiri sen batıni sen
Gizli sırlar sana beyan
Dedi şahi evliya
Şah Hatayım vakıf oldu
Bu sırrın ötesine
Hakkı inandıramadı
Ozü çürük evraha ......
Mihraçlama bittikten sonra Kırklar semahı yapan hizmetçiler bu duazın bitiminde meydana geçerler, semah ederler. Zakiıln şu söylemiş Olduğu seca eylesin niyaz eylesin, sadeleriyle hizmet yürür
Yörük olur gönül kuşu
Evliya söyletir başı
Hizmetini bilen kişi
İrfanda niyaz eylesin
İnsin Hakka secde eylesin
Bu irfanı bilen gelsin
Ali katarına girsin
Tecelleye yüzler sürsün
İnsin Hakka secde eylesin.....................
Ali yoludur yolumuz
Hakka malumdur halimiz
Daim irfanda dilimiz
İnsin Hakka secde eylesin ...................
Ali katan bu katar
Demimiz kırklara yeter
Erenler de semah tutar
İnsan Hakka secde eylesin ...............
İrfana giden hacılar
Görmesin ağrı acılar
Yol oğlu müslüm bacılar
İrfanda niyaz eylesin..............
Kul Budalam dünya fani
Veren alır bir gün canı
Kusura kalmayan Ali
İrfanda niyaz eylesin ...............
Şah Hatayım oldu tamam
Işte geldi sahip zaman
Şeyh Sofi de oniki imam
İnsin Hakka secde eylesin .........
Hizmet sahipleri diz çöküp secdeden tekrar ayağa kalkanlar. Halkacık şeklinde dönmeye başlarlar. Aşığın notasına ezgi ile ayak uydururlar. Aşağıdaki duaz okunur:
Ali oğluyam ammanıyam
Böyle bir niyetim vardır
Uruma Kadem basalı
Başımda devletim vardır.............
Ne aradan ne karadan
Sürün münkini aradan
Meyti çıkar mağaradan
Düldül derler atım vardır ...
Düldül ata binsem gerek
Derya deniz sürsem gerek
Mümkirleri kırsam gerek
Atamdan kuvatım vardır....
İnip Istanbul'u alam
Padişahı suya salam
Ayasofya'da bir dem gılam
Böyle bir niyetim vardır.
Pir Sultan'dır benim soyum
Seceremiz elde gayım
Aslımız İmam Hüseyin
İstersen isbatım vardır.....
Zakir tekrar kaide değişir, bu duaz okunur:
Muhammed Ali nurumuz
Teslimdir Küllü varımız
Hasan Hüseyin Hubyarimiz
İmam Zeynel pirimizdir..........
Kevser içti İmam Bakır
İmam Cafer göfen okur
Musa-i Kazım kema el okur
Sermayemiz halımızdır ..............
İriza'da bulduk kardaş
Teslim canlar hakka yoldaş
Taki'ye ikrar bağlandı baş
Aliyül Naki sırrımızdır.................
Askeri yem elde teber
Muhammed Mehti'den haber
Dünü günü arzumuz didar
Bu muhabbet karimizdir ..............
Abdalıyam ustaza teslim
Oniki imam Ali neslim
Gürühu Naci ezel aslım
Pir Rehber yolumuzdur.....
Alevi deyiminde rehber doğru yol gösterendir. Pirsiz şeytandır
Delil Uyandırma ve Çırağ Yakma :
Akşam birliği duvazından önce bazı yerlerde çırağ uyandırma bazı yerlerde de mum duası denir. Yani çırağ aydınlatma senbolü, delilci ismi verilen hizmetçi delili dedenin önüne getirir. Dede;
'' Allah Allah mum çırası yandırdın .... Ol Hüda'nın aşkına yansın yansın Yakılsın Hacı Bektaş-ı Veli aşkına ... Delil ürüşan ola, münkir perişan ola Mümünün yolu yürüye Cabir ensardan Şefaat ola, er hak Muhammed Ali Hizmetini kabul yüzünü ak eyleye Ehlibeyit katarından didarından Ayırmaya gerçeğe hüüü.....'' der, cemaatde bulunan cümlesi dua okunurken '' Allah Allah'' derler ..O yanan delili yerine koyarlar.
Görgü cemi diğer cemler gibi olamaz. Görgü cemi yılda bir defa olur. Obür cemler tarikatlar kurban cemleri, bir sene içinde çok yapılır. Görgü cemine gelince hak adalet mahkemesi gibi. Orda haklıyı haksızı seçerler. Mesela görülen bir hanenin insanları özünü dara çeker, seccadenin üzerine diz çökerler. Cemaat orda mevcut oniki tane ehli hukuk bilir kişi orda dede, o hanenin büğüyünü gözönünde tutarak şu duayı okur sonra.
-Cemaate sorar sual eder:
Bismillahi el rahmen el rahim la feta ille ali la seyfi zülfikar illa düldül, illa kamber illa şah '' der. '' Dar Mansur'un yol Ali'nin eşk ola''. Talib yola deyince o canlar secdeye iner.
- Dede sorar
Hak Teala Hazretleri cesedine can verdi, kalbine ilham verdi. Geçtiğin Mansur'un darı gördüğün Hak didarı, çenen Talip, dilin mürşit, ağzın dergah kapısı, kaşların kalemi kudret, gözlerin nuru hidayet, burnun müşgülü kamber, başın tacı devlet, bugün dünya yarın ahiret, şefaatçın Hz. Muhammet ne gördün? Ne işittin? der. Tabii o cana konuşma müsadesi verir.
O can :
Hak gördüm, Hak işittim. özüm darda, yüzüm yerde, dilim mürvetde, hak meydanına geldim, Allah Allah eyvallah, der.
Dede: eyvallahın daim ola, bünyen kayım ola, ikrarın imanına yoldaş ola, döktüğün var ise doldur, ağlattığın var ise güldür, yıktığın var ise yap, dilli başlı doğru söyle, der. canlar secdeden başını kaldırır. O zaman dede o hanenin cümlesine, sizi sizden soruyorum, evinizin, köyünüzün, kardeşlerinizin, yol kardeşlerinizden. alacağın vereceğin, ağlatıp incittiğin var mı? Sizi sizden soruyorum. Allah şahidiniz olsun bu meydanda yalan olmaz. Üçyüz altmış altı damarın sana şahitlik yapar, der.
O görülen adamın suçu var ise, yemin edemez. Eğer suçu gühanı yok ise eyvallah der, orda niyaz bent olur.
Ondan sonra dede onlara ;
''Evvel kapı pir hakkını şeriat hakkını, tarikat hakkını, oniki gün muharrem orucu , yedi gün Hızır İlyas orucu, üç gün Medet Mürvet orucu,üç gün mahsumların orucu, kırksekiz Perşembe orucu hakmıdır'' der.
Görülen can her cevapta;
eyvallah hak, der.
Aşna müsahip çiğindaş yol erkan gavil garer eş ile dost ile iyi geçin, nefsine ağır gelecek bir şeyi hiçbir kimseye düşünme der.
Görülen canda Hak eyvallah, der.
Dede cemaatde oturan ehli Hukuklara döner ,Dem erenleri bu can meydana geçti, el benim söz sizin. Almalı mı yallığa canımı, göster doğru yolumu, yolum için Mansur gibi darı Fazlı gibi hançer kabul edeceğim, diye razı mısınız, yolda yolakta yumuş alıp vermede, komşulukta içerde, dışarda nasıldır? diye sorar.
Eğer o adamların bir suçu, günahı yok ise, o cemaat Allah razı olsun, böyle komşudan razıyız, derler. Dede destur verir, duasını okur. O adamlar kalkar cemaatle görüşür, tokalaşır, niyazlaşır. O görgüden geçenler bir suç işlemezse öbür görgüye seneye kadar her tarikata girebilirler. Eğer dede sorunca komşu bu adam hayındır veya edepsizdir, felan köyden, felan adamın bunda alacağı var imiş, derse, o alacağı vermezse o hak orda haklanmazsa, görülemez tarikatlara da gidemez. Eğer herkes razıysa, her tarikata gidebilir, dede destur verir. 0 adam duasını alır geçer yerine oturur. Mesala o tarikatın görgünün olduğu köy yetmiş hane ise yetmişi bu şekilde görülür, yola geçer, eğer suçlu ise görgüden geçemez. Ona alevi cemaatinde Düşkün ismi verilir. Ondan sonra görgü bittikten sonra görülenler hizayı bozmadan duaya kalkar. Tüm cem birliğine
Dede şu duayı okur:
Allah Allah, görgünüz hayır ola, hayırlarınız çok ola, kusurunuz af ola, cenabı Allah cümlenizi haktan hukuktan ayırmaya, hintdekine yemendekine mağruptakine maşrupdakıne nöbettekine, askerdekine ve mektepdekine hastanedekine, cümlesine Allah yardım ede, keremi evliya gürühu Ali pirimiz üstadımız Hacı Bektaş-ı Veli hü gerçeğin demine hü... diye..... Herkes razılık alır niyazlaşır. Tekrar duaya durulur.
Dede şu duayı söyler:............................
Allah Allah naz niyaz tealle tevalla hak katında kabulü makbul ola, secdeye inen başlar ağrı acı görmeye, dünya hakkını dünyada halletmiş kullardan eyleye, dil bizden lütuf ceddimizden ola, gerçeğe hü..
. diye. Tekrar toplumda olan tüm cemaat görülen canlara
hü. Mehraliniz mübarek ola, Hazreti Muhammed şefaatından ayırmaya, der. Obür cem toplantıları da bu şekilde olur.
Bu görgü cemi bittikten sonra o gün yetişemez. Ertesi günler kurban hizmetine bakılır. Görülen şahıslardan kendi isteği üzerine kurban parası alınır. Hali vakti yerinde olanlar kendi gönül rızalığıyla farklı verir. Fakirlerden çok az bir katkı olur. Ekmek yapılır, bulgur pilavı yapılır. Bir de özbirliğiyle gökten hayırlı hareketin yerden bereketin gelmiş geçrnişlerin susuz şehit olanların anısına dua ile bir su içerler. Bu suya Rıza Suyu ismi verilir. Herkes birbiri ile rızalık kapısı bulur. Oniki Hizmet yürür, Kırklar Semahı yapılır. Gönüller semahı yapılır.
Cem sefa birliği ile dede olan şahıs şu duayı okur:
Seydi kainat. Hazreti Fahri Ale Muhammed Mustafa'ya selavat. Allah Allah oturan duran piri pir civan akşamlar hazır ola, hayır kapıları açıla, şer kapıları kapana, bizden olmayan bizi görmeye. Cenab-ı Allah devletimizi, milletimizi payidar eyleye, sancağımızın üstüne sancak, bayrağımızın üstüne bayrak açtırmaya ,ordumuzun kılıcını keskin eyleye, Boş gelen dolu gide, dedikodusuz evine varanın demine hü... diye.
Bir de köy topluluğu ile Abdal Musa kurbanı olur. Kadaya kalkan belaya bekçi cemasına derde belaya karşı yapılır. Bu kurbanlar da büyük veya küçük zengin fakir olamaz. Kurbancı lagup ismi verilen hizmet sahibi elini teraziler. Herkese hak kanaat üzere eşit olarak herkese dağıtır.
Alevilikte insana insanlığa çok önem verilir. Alevi kültüründe Hakkın yarattığı iyi bir insanın hiçbir kötüleyecek küfür günah edecek hiçbir yeri yoktur. Cenab-ı Allah Adem'i dünyaya hakem olarak yaratmıştır. Bütün aracı gereci yapıp yürüten Adem fabrikaları kuran Adem, ölmek doğmak, ağlamak gülmek, gam, keder, şenlik, mubahlık, ibadet eden, ticaret eden, seviyeli tarikatı, marifeti hakikati canlandıran Adem'dir. Adem'in ağzına küfür etsen, o ağız ekmek yer, dua okur, Kur'an okur, gözüne küfür etsen, göz nice mubahyenler görür, eline küfür etsen, cümle kazancı kazanan eldir, el rızkı Ale Allah u Teala 'dır. Allahu Teala Hak yolundan ayırmayıp muhanete muhtaç eylemesin.
Alevilikte gönüller tarikatı görüm sorum cemi. Yıl görgüsü pir sorgusu, kurban cemi, yol kurbanı, adak kurbanı bayram kurbanı, gücü yetene aşure kurbanı, Hızır kurbanı hali vakti yerinde olan muhipler bu kurbanı keserler. Fakat Abal Musa kurbanında bir de görüm sorum birlik kurbanında komşu ile beraber olursun. Çünkü o kurbanların bir kazanda kaynaması lazımdır. Getiresi Haktır. Lokmalar karışır müminler barışır. Alevilikte kurbana harcanan parası ve kazancı en hayırlı kazançtır.
Alevilikte Bektaşilikte kurban alan insana çok talimat verilir. Kurban alanlar bu hususlara çok dikkat ederler. Mesela kurbanın gözü kör olmayacak, bacağı kırık olmayacak, boynuzu kırık olmayacak, anadan doğma kulaksız olmayacak, kulağının yandan çoğu kesilmiş olmayacak. Haddinden fazla zayıf olmayacak. Bu tür olmayan kurbanı aldırmazlar. Ozürlü koç kurban olamaz.