TEBDER KURULUMUDUR
MANA YAZILARI
ALEVİLİK İNANCININ ÖZLERİ

Pir Sultan Abdal Asılıyor

PİR SULTAN ABDAL ASILIYOR

 

FERMAN:

Sivas  sancağındaki kadılara emrimdir.

Hükmünüz altındaki yerlerde Simavnalı, Kalenderi,  Haydari topluluğundan bazı  kimselerin Tanrı yolundan saptıkları, Şeriat dışı bir çok kötü işleri işledikleri, Kızılbaşlığı  giyip, Şah muhipleriyiz, dedikleri ve toplantılarda, börk giyip nice Müslümanların baştan çıkmasına sebep oldukları bildirildiğinden kanun yolu ile mahkemeleri yapılıp gerçeğin meydana çıkması fermanım  olmuştur. Emrim, size geldiğinde  yukarıdaki   söylenenleri,  yapanlar Meşhur ve tanınmışları kimler ise kanun gereğince mahkemeye getirtip doğrulukla soruşturasın.  Gerçekten Ehli   sünnet  ve  cemaatten   olmayıp  yoldan  sapmış  olduğu  için  Şah  tacı  (başlık)  giyip şeriat   yolundan   uzaklaşarak,   Müslümanları   yoldan   saptırarak  zararlı işler yaptıkları gerçek   ise   ad  ve  sanları  ile  yazıp  bildiresin .    Ama bu bahane ile kendi halinde olanı kanuna  aykırı   olarak   incitmekten   sakınınız.

       1022/1613 “ (Başbakanlık Arşivi Mühimme Defteri NO:80 sayfa 19,Hüküm 49 )

Bu ferman ve Pir Sultana Ait bütün şiirler :  Cahit   Öztelli’nin  “Pir Sultan Abdalın bütün Şiirleri” Adlı, Şubat 1971 tarihli Birinci baskı Milliyet yayınları adlı kitabından  alınmıştır. Kaynak kitaplar   ve   yazarları   hakkında   ki   bilgiler  o  kitap  içinde   mevcuttur.   

PİR   SULTAN    ABDAL’I    ASAN   HIZIR    PAŞA   KİMDİR?:

Halk    söylencesinde,   Hızır   adlı   deli   dolu   bir   çocuk   Pir   Sultan   Abdal’ın  öğrencisi   iken   ve   Pir   Sultanın    köyü   Banaz’a   yakın   bir   köyde   otururken   Osmanlı   zabtiyelerince   köyünden   alınıp    İstanbul’a    götürülerek orada   Endurun   mektebine   girip   Subay    çıkan   ve   sonrada   paşa   olup Sivas’a   vali   tayin   edilerek   Pir   Sultan   Abdal’ı    astıran   Türkmen    kökenli   bir   kişidir.  Ama  bu   kişinin   Sivas’ta    hangi   yıllarda   vali   olduğu   ve   Pir   Sultan   Abdalı   hangi   tarihte    astırdığı   kesin   olarak   bilinmemektedir.  Bu   yüzdende   yazar  ve   uzman  araştırıcı   bilim   adamlarının     ileri   sürdükleri   asılma   tarihleri   şüpheli   görülmektedir. Bu   yüzden   de   Pir   Sultan   Abdal’ın   ölüm   tarihi   olarak    bir   çok   tarih   ortaya   çıkmaktadır. Şimdi   ben   bu   konuda   ileri   sürülen   beli   görüşleri   ve  asılma   tarihlerini   tek   tek  ortaya   koyacağım   ve   son   gelinen   noktayı  belirteceğim:

Bir   grup   araştırmacı   bilim   adamının   bu   konuda  ki,  görüşleri  şöyledir:  Pir   Sultan   abdal,  Şiirlerinde   de   belirttiği   gibi   İran   Şah’ı    Şah   Tahmasb’ın   saltanat   döneminin   (1524-1578),  büyük   bir   bölümü,  Kanuni   Sultan   Süleyman’ın   saltanat   dönemine   (1520- 1566)’ya   rastlar. Bu   iki   hükümdar   geçmişteki   acı   olaylar   yüzünden,   uzun   süre   ülkeleri   arasında   barışı  sağlayamamışlar,  Safeviler   ile    Osmanlılar    1434’den   1554’e   kadar,  tam   yirmi   yılı   anlaşmazlıklar,  çatışmalar,   savaşlarla   geçirmişlerdir.  Kanuni   sultan   Süleyman   1534’de   yaptığı   doğu   seferinde,   Safeviler’in   elinde   bulunan   Bağdat’ı    Osmanlı   topraklarına   katmış,   Şah   Tahmasb    1548’de   Anadolu’ya   girerek    Kemah’a   kadar   ilerilemiş,   1552’de   Erciş,  Ahlat   kalelerini  geri   almıştır. Pir   sultan   abdal’ın   Şiirlerini   Şah   Tahmasb’ı    öğücü   nitelikte   görenler, Pir  sultan  Abdal’ın   asılmasını   Şah   Tahmasb’ın   1548’de   Kemah’a   kadar   ilerilediği  günlere   ratladığını   söylüyerek   asılma   tarihini    1548   olarak  vermektedirler. Ali  Kenanoğluda   bu  tarihi  göstermitir. Bazılarıda   Pir   Sultan’ın   şiirlerini  bu   tarihten  sonra   söylediğini   ve   kullandığı   dilin   16’ncı   yüzyılın   birinci  çeyreğine   uyduğunu   ileri   sürerek   bu   tarihi   kabul   etmemektedirler. Öte   yandan   bu   tarihlerde   Sivas’ta    “Hızır   Paşa   adında   bir   vali   bulunmamaktadır. Vali   olan  Hızır   Paşa ,  1552’de  Kösendil,   1554’de   Şam,   1560’da    Bağdat   Beylerbeyliğinde   bulunmuş   bir   Hızır  Paşa   var.  Uzmanlar   1567’de   ölen  bu   Hızır   Paşa’nın   Bağdat’a    giderken,   Sivas’a    uğrayıp   oradaki   ayaklanmayı  bastırmış   olabileceğini   söylüyor.  Bu   görüş   doğruysa,  Pir  Sultan   1560’da   asılmış   demektir.

Pir   sultan’ın   dili    on   altıncı   yüzyılın   ikinci   yarısının   dilidir,  diyen   bazı   uzmanlar   ise   Şair’in    1560’da  asılmış   olabileceğini   kabul   etmiyorlar. Onlar   halk    söylentisini    değerlendirek   başka   bir   yoldan   gidiyor,   Sivas’ta   valilik   etmiş    Hızır   Paşa’yı    arıyorlar.  Bu   Hızır   Paşa   bölgeyi   ve  bölge   Türkmenlerini  iyi   tanıyan   Pir   Sultan’ın   öğrencisi   Hızır   Paşa   özelliğini  esas   alıyorlar. Bu   yüzden   de   1613   Tarihli   Ferman   gereği   1614/1616   Tarihi’ni   Pir  Sultan’ın   asılış   Tarihi   olarak   kabul   ediyorlar. Bu   Ferman’ın   Tarihine   yakın   iki   Hızır   Paşa   yaşamış.  Birinin   özellikleri   Şöyle:   Deli   Hızır   Paşa,   Van   Beylerbeyi  (1582),  Kars   Beylerbeyi   olarak   İran   Seferine   Katılma  (1587),  Erzurum   Beylerbeyi   (1588),   Sivas   Valisi   (1588),   Diyarbakır   valisi   (1589),  gene   Sivas  valisi   (1590),  Tuna   muhafızı   (1602),   Budin   Muhafızı   (1605),  ölümü   (1607)

Deli   diye   anılması   gözü   pek,  acımasız   bir   kimse   olduğunu  gösteriyor. Ayrıca   İran  seferine  katılmış   ve   Safevilerle   savaşmış  onlara  düşman  ve  onların  taraftarı  Alevi   Türkmenlere de   düşmanlık   besler  diyerek  ve  iki   defada   Sivas’a   vali   olması  ve   ikinci   seferinde  de   Sivas’ta   uzun  kalmış   bu  Hızır  Paşa  devrinde   Pir   sultan   abdal   1588’de   veya   1590’dan   sonra   ki   bir  tarihte   asılmış  olduğu   bu   görüş   doğruysa   böyle   söyleniyor. Bu   görüşe   çelişki   de  Deli   Hızır   Paşa’nın   Sivas   Valiliği   dönemlerinde   bölgede   hiç   bir   ayaklanma  olayının    olmadığıdır.

Gelinen   Son   Nokta:  Araştırmacı   Ali   Haydar   Avcı,  aranan  Hızır  Paşa’yı   bulup   İspat   etti. Tarihi   belirsizliği   ortadan   kaldırdı.

GERÇEK     HIZIR    PAŞA    BULUNDU:

Osmanlı   belgelerine   yansıyan   iki   ayrı   Hızır   Paşa’nın   bu  bölgede  görev   yaptığı   tespit   edilebiliyor   fakat   onların   yönetim   tarihleri  ile  İdam   tarihi   çakışmıyordu….  Hızır   Paşalardan   birincisi   1547-1551   yılları  arasında  bölgede  görev   almıştı,    diğeri  ise   Deli   Hızır   Paşa   olarak  bilinen  1588-1590   yılları  arasında   görev   yapmış   Beylerbeyi   idi.  (ki   bu   Paşa   ile  bilgilerde   kuşkuluydu), İşin  garibi   İdam   her   iki   paşanın   görev   süreleri’nin   tam   arasında   bir   tarihte  vuku   buluyordu. Acaba   Hızır   Paşa   detayı  uydurma  mıydı ,  yoksa  Pir  sultan  Abdal   daha   geri   ya  da    ileri   bir   zamanda      yaşamıştı?

Ali   haydar    Avcı ,  Mühimme   Defteri   kayıtlarında  bulduğu   belgelerle   bu    sırrı   çözdü   ve    Pir   Sultan  Abdal’ın   olası   ölüm   tarihleri   ile   aynı  dönemde   Sivas’ta   görevli   Hızır   Paşa   nam   bir  beylerbeyi  olduğunu  ispatladı.

Bu   Hızır   Paşa  1560  yılında   Rum  (Sivas)  Eyaleti   Beylerbeyi   idi. 27  şaban  967  (23  mayıs  1560)   tarihinde   doğrudan   kendisine  gönderilen   bir  hüküm  ve  9  zilkade  967   ( 1  Ağustos  1560)   tarihinde   Dulkadirli   Beylerine    hitaben   yazılan    “Sancak   Defterlerinin (Sivas)  Rum  Beylerbeyi   Hızır  Paşa’ya   gönderilmesi”   yönünde ki   emirname   bu   Hızır   Paşa’nın  aranan   Hızır  Paşa  olduğunu   ispatlıyor.

İlginç   bir   ayrıntı   da   bu  Hızır   Paşa’nın   Bağdat’tan   gelmesi.  Yani  Pir  Sultan   ile  yollarının    daha   önce   de   kesişme   olasılığının   kuvvetli    olması…

Pir   Sultan   Abdal’ın   katlini   vacip   kılan   resmi   gerekçeler  Osmanlı  Belgelerine   göre   özetle  şunlardır:

1.   Pir   Sultan   dinsiz,   namaz   kılmıyor   ve  oruç  tutmuyor.

2.  Şeriata    aykırı   söz   söylüyor   ve  davranış   sergiliyor.

3.  Müslümanlara    “Yezit”   diyor  ve   şarap   içiyor.

4. Kur’an   ve   İslam   peygamberi   hakkında  uygunsuz  sözler  söylüyor.             

5.  İslamiyet’in   ilk   üç   halifesine  sövüyor.

6.  Peygamber   hanımı  Hz.  Ayşe’ye  hakaret   ediyor.

7.  Cem   Ayini   gibi  gizli  toplantılar   yapıyor.

8.  Safevi   taraftarı   ve    Kızılbaş   taifesinden   bir   devlet   düşmanı.

9. Rafizi   kitaplar   bulunduruyor   okuyor   ve   okutuyor.

10.  Saz   ve   Çalgı   çalıyor   törenlerde  semah   dönüyor,

11. Törenlerde   ve   dışarıda   haremlik   selamlık  kuralına  riayet  etm.

12.  Mehdi-i   zaman   gelecek  propandası   yapıyor. 

Kaynak   Kitaplar:

1)  Hızır   S.  Validi,  Selahattin   Eyupoğlu :  Pir   Sultan  Abdal’ın   Asıldığı        Tarih,1588- 1590,   İst.  1983   s. 11-56

2)   Mehmet   Bayrak:   Pir   Sultan   Abdal   Ank. 1986

3)   Cahit    Öztelli  :  Pir   Sultan   Abdal’ın   Bütün   Şiirleri,  ı. Bask.  Milliyet  Yay.  1971.

Pir Sultan Abdal Hoy Şehrinden Anadolu’ya (Banaz) geliş  tarihi  1517 /1520   yıllarında  olabilir. 1560  yılında  da     asılmıştır. ( Ali  Kenanoğlu ve İsmail  Onatlı Pir Sultan Abdal’ın  Asılmasını  1548/1550  olarak  vermektedir. Ancak O tarihlerde  Sivas’ta  Hızır  Paşa diye birisi  yoktur.Onu  astıran  Hızır  Paşadır.    Ali Babanın  ölüm  tarihinide  1574 olarak bildirmektedirler. Musahibi  Ali  Baba  hakkında   Cahit  Öztellinin kitabının XXIX sayfasında  İ. Aslanoğlunun kitabından  sunma  bir  bölüm  var,   953/1546 tarihli bir vakfiyede , büyük bir semte adını veren, Rüstem Paşa  hocası  diye  de  tanınan  Ali Babanın  adı ile yine 1041/1631 / 1639 tarihli  Vakıflar :  Ali  Baba Zaviyesine  bir çok  arazi , 13  göz  değirmen , 11  tuzla,  6  kıta  çayır,  bir   köyün  tamamı, üç  köyün  dörtte  biri yerler  vakfedilmiştir.Değeryer (Tekeryer)  kariyesinde  dörtte  bir  Ali  Baba  vakfiyesine  aittir.Bu  vakfiye  daha  sonra  Ali Babanın Torunu Sağır Ali Baba adlarına vakıflar olduğu bildirilmiştir.  Bu vakıflar Tekelü dağı Gürgen çukuruna  Yakın  Değeryerdedir.Gürgen  çukuru  bu  köyün  bir  mezrasıdır. (Ali  Kenanoğlu Kaynak  kişi)   Rüstem Paşa Hırvat asıllı ve İlk ayaklanmada   Tokat’ta  görevli   paşadır. Yeni çeri  ocağındandır. Hacı  Bektaşı  Pir  bilmektedir. Tassavuf  bilgisini   artırarak  yükselmek  istemektedir. Bu  yüzden  Ali  Baba’nın  bilgisinden  yararlanmıştır. Hemde  bölge  halkının  desteğini  kazanmak  istemiş olabilir. Bölgede  kendisine  aitte  vakıf  vardır. Aynı  zamanda  Kanuninin  damadıdır. Sonra  Sadrazam  olmuştur. Şu  dörtlük  şiiri  Pir sultanın,  ayaklanmaların  bastırıldığı  günlerde  Hacı  Bektaş   Dergahından ayrılarak   Trakya  ve  Balkanlara  gitmek  üzere  ayrıldığını  beyin  eder.

Hacı   Bektaş  Tekkesinin   dışından       

Dediler  bir suna  aştı      yalınız

Ayırmışlar  yareninden  eşinden

Dediler bir suna aştı yalınız           (1)

Eşinden  ayrıldı  Bektaş’a  vardı

Kuru  göllerde  çok  savaşlar  kıldı

Ayrılık  haberin  Mucur’dan  aldı

Dediler  bir  suna  aştı  yalınız           (2)

  Akdenizi seyreyledik yalıdan         

  Böyle aldık nesihatı uludan

  Tanrı dağı kurbu kızıl Deli’den     (yunanistan Dimetoka)

   Görünür  imam  evleri  görünür           (3)

Senin   aşıkların  geçti  rahından

Korkmazmısın  aşıkların  ahından

Ak  yazılı  Sultan’ in  dergahından     (Bulgaristan varna)

Görünür  imam  evleri  görünür        (4)

 

        Senin Dervişlerin geçer kabeden

        Giydikleri   hırkaları   abadan

        Her nereye baksam Otman Baba’dan (Haskova Tekke Ky)

       Görünür   imam   evleri   görünür          (5)

Pir Sultan Abdal’ım  kendi  kurdu  bu  yolu

Yüz be -yüz  gördüğüm  Ali’dir  Ali

Horssan’da   Ali   Rizayı   veli

Görünür  imam  evleri  görünür             (6)

       Uzun müddet balkanlarda gizlenerek dolaşan Pir  Sultan  Çok  sıkılmış  ve  hasretlik  çekmiştir.

Ne  güzelce  muradıma  ererken     

Felek   beni   nazlı  yarden  ayırdı

Al   yanaktan   kırmızı  gül  dererken

Felek   beni   nazlı   yarden   ayırdı          (1)

Demir kafeslerdir benim durağım

Yanar iken yanmaz oldu çırağım

Gün be gün artıyor derdim firağım

 Felek beni nazlı   yarden ayırdı               (2)

Pir  Sultanım  dağları  aşam

Aşam   aşam   ırmaklara  karışam

Hiç başına gelen var’ mı danışam

Felek beni nazlı yarden ayırdı                 (3)

       Bu şekilde yorumlana bilecek daha nice şiirleri  vardır. Birde şu konuya açıklık getirelim Pir Sultan Abdal eğer İran’a  gitti    ise  veya  oraya elçi gönderdiyse bunu son kovuşturmalarında  ve  Hızır  paşa  ile   uğraşırken  olmuştur.  Hapis yıllarında  ve  hapisten salı verildiğinde.Pir Sultan Abdal gerçeğini de burada noktaladık.

 

 


 
TEBDER KURULUMUDUR
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol